Mide kanserleri diğer kanser türlerine göre görülme sıklığı azalan, gelişen tanı ve tedavi olanakları ile kısmen önlenebilir bir kanser türü olması açısından önemini korumaktadır.
Mide kanseri, midenin yüzeyini kaplayan hücrelerin kontrolsüz büyüme ve çoğalması sonucu oluşan bir kanser türüdür. Yemek borusu ile midenin birleşim yerinde veya midenin gövdesinde oluşabilir.
Mide kanserinin nedenlerinden bir olan Helicobacter Pylori isimli bakterinin, endoskopik ve laboratuvar yöntemleri ile saptanması ve antibiyotiklerle tedavi edilmesi, özellikle lenfoma başta olmak üzere mide kanseri sıklığının azalmasına neden olmuştur.
Mide kanseri teşhisi endoskopi ile konulduktan sonra kanserin evrelendirmesi, kan testleri, bilgisayarlı tomografi, PET-BT yöntemleri ile yapılarak kanserin yayılım durumu, klinik evresi belirlenir. Bu sonuçlara göre de tedavi şekli belirlenir. Mide duvarına tümörün ne kadar ilerlediği, komşu lenf bezlerine ve diğer organlara metastaz varlığının olup olmamasına göre 4 evre bulunmaktadır.
Hayatta kalma oranları kanserin evresine göre değişir. En yüksek sağ kalım mide içinde sınırlı olan erken evrelerde görülür iken, midenin tamamını ve uzak organlara ve lenf bezlerine metastaz olan Evre 4’de en düşük sağ kalım oranları görülür. Mide kanserinin alt tipi olan “Taşlı yüzük hücreli Karsinom” da ise genelde sağkalım daha kötü seyreder.
Mide kanseri genellikle sinsi ilerleyen ve belirtilerini verdiğinde çoğunlukla ileri evrede tanısı koyulan bir hastalıktır. Diğer taraftan ise belirti verse dahi, yakınmalar pek çok diğer hastalıkta da görülebileceğinden, hastalar tarafından genelde göz ardı edilir.
Mide kanseri oluşumunda genetik özellikler, çevresel etkenler, beslenme özellikleri ve kanser gelişimini kolaylaştırıcı bazı öncü hastalıklar rol oynadığı bilinmektedir. Yaklaşık yüzde 10’unun ailesel geçiş gösterdiği kabul edilmektedir.
Hekiminiz aile öykünüzü ve tıbbi geçmişinizi dinlemesinin ardından fizik muayene bulgularına göre mide ile alakalı bir durumdan şüphelenirse birtakım tetkikler isteyebiliyor. Bu tetkiklerin başında gastroskopi gelmektedir. Gastroskopi, esnek ve ucunda kamera olan bir boru ile ağız yoluyla mideye girilerek midenin incelenmesi işlemidir. Şüpheli görülen yerlerden örnekler alınarak patolojik çalışmaya gönderilir. Kanser teşhisi konması halinde, hastalığın yaygınlığını saptamak ve uygun tedavi seçeneklerini tespit edebilmek adına bilgisayarlı tomografi, (BT), MRI ve PET-BT gibi görüntüleme teknikleri kullanılmaktadır. Mideye sınırlı olduğu düşünülen kanserlerde endoskopik ultrason ile hekim bu yöntemle midenin üst bölgesini ve yemek borusunu değerlendirir. Mide kanseri evrelemesinde laparoskopi denilen kapalı cerrahi yöntemlerde gerektiğinde kullanılabilmektedir.
Mide kanseri tedavisi, gastroenterolog, medikal onkolog, kanser cerrahı ortak iş birliği ile yürütülür. Tedavi planlanırken öncelikle ameliyat öncesi yapılan tetkikler ile hastalığın evresi belirlenir ve buna göre tedavi yöntemi seçilir. Cerrahi kararının verilmesinde hastanın genel sağlık durumu da büyük önem taşımaktadır.
Tam tedavi (kür) amaçlı yapılan cerrahilerde, tümörün yerleşim yerine göre midenin büyük bir kısmı veya tamamı ile mide etrafındaki lenf düğümler çıkartılmaktadır. Çıkan parçaların patoloji sonucuna bağlı olarak kemoterapi ve radyoterapide tedaviye eklenebilmektedir. Ameliyatlar açık ve kapalı (laparaskopik) yöntemlerle yapılabilmektedir.
İleri evre mide kanseri tanısı konan hastalarında, önce kemoterapi ile tedaviye başlamak daha uygun olur. Bu şekilde tümör küçülmüş olur ve cerrahi olarak tam çıkartılabilir boyutlara gelir. Bu kemoterapi tedavisi tümör tarafından tutulmuş lenf nodlarını da küçültecek ve sayıca azaltacaktır. Yeni jenerasyon hedefe yönelik ilaç tedavisi ile direk kanser hücrelerini hedef alarak iyileşmeye katkıda bulunan kemoterapi ve immunoterapi yöntemleri de mevcuttur.
Bunun yanı sıra, metastaz yapmış ileri evre mide kanseri hastalarında, tümörün kanaması ve büyüyerek mideyi tıkaması önlemek amacıyla, hastanın yaşam konforunu arttırıcı palyatif cerrahi girişimler yapılabilmektedir.
Radyoterapi mide kanseri tedavisinde rutin olarak uygulanan bir tedavi yöntemi olmamakla beraber, tümörlerin küçültülmesinde veya ileri evrelerde ağrı hissinin ortadan kaldırılmasında kullanılabilecek bir yöntemdir.