Crohn hastalığı sindirim sisteminin herhangi bölümünü tutabilen iltihaplanma ve yaralar ile karakterize bir hastalıktır. Ağızdan anüse kadar her yeri etkilemesine karşın, sıklıkla terminal ileum adı verilen ince bağırsağın son kısmını tutar. Bazı hastalar ise öncelikle kalın bağırsağın son bölümü olan anorektal (makat ve rektum) tutulumu ile gelirler. Crohn hastalığının tedavisi uzundur, sabır gerektirir, bazen de hastaları tam olarak tedavi etmek mümkün olmaz.
Sindirim sistemi besinlerin taşınması, sindirilmesi, emilmesi ve kalanın atılması görevlerini yapan bir organ sistemidir. Bu iltihaplanma ve yaralar her zaman sindirim sisteminin en iç tabakasından (mukoza) başlar. Daha sonra ise hastalık ilerleyerek bağırsağın tüm katlarını tutar. Böylece hastalarda sindirim ve besin emilimi bozulur.
Crohn hastalığının asıl nedeni bilinmemektedir. Güncel araştırmalar, bağışıklık sistemi sorunlarının ve bakteriyel enfeksiyonların Crohn hastalığının gelişim riskini artırdığını göstermiştir. İnflamatuar bağırsak hastalığı olan bireylerin yakın akrabalarında da bu hastalığa yakalanma sıklığı artmaktadır.
Crohn hastalığı bir karın hastalığı veya anüs (makat) hastalığı olarak, ya da her ikisi ile beraber kendini gösterebilir. Hastalık genelde komplikasyonlarla ortaya çıkar.
Crohn hastalığı belirtiler:
Bunların dışında Crohn hastalığında genel bulgular:
Acil cerrahi gerekmedikçe ilaçla tedavi ilk seçenektir. Başlangıç için bir çok tedavi seçeneği mevcuttur ve bunlar uzun bir süre hastalığı kontrol etmek için hastaya yardımcı olmaktadır. Başlangıç için en yaygın tedavi, ağızdan veya anüsden uygulanan iltihap giderici ve enfeksiyon önleyici ilaçlardır. Hastalığın şiddetine göre steroid içeren ilaçlar da tedaviye eklenebilir. Son yıllarda anti-TNF ilaçlarının kullanımı da bu hastalar için umut verici olmuştur. Crohn hastalarında diyet kısıtlamasının kesin bir faydası olmamakla beraber atak sıklığına yol açması nedeniyle aspirin ve romatizma ilaçlarından kaçınılması gerekir.
Cerrahi tedaviler hastalığa bağlı olarak gelişebilecek komplikasyonlar durumunda ya da makat çevresi hastalıklarda gerekebilir. Acil cerrahi, bağırsakta bir delinme ya da tıkanıklık oluştuğunda uygulanır. En sık uygulanan ameliyat, sıklıkla tutulan ince bağırsağın son kısmının çıkartılması bağırsağın tekrar uç-uca birleştirilmesidir. Medikal tedavi ile düzelmeyen karın içi ve cilt fistüllerinde de karın ameliyatı zorunlu olur.
Anüs çevresinde oluşmuş abseler açılıp boşaltılır. Perianal fistüllerde ise çoğunlukla büyük cerrahilerden kaçınmak gerekir. Bu fistüllerde seton adı verilen küçük bir bant ile fistül ortadan kaldırılmaya çalışılır hem de enfeksiyon kontrol altına alınmış olur. Ağır vakalarda ise makat çevresi enfeksiyonu tedavi edebilmek için büyük abdesti karın cildi üzerinden (stoma) dışarı almak gerekir.
Bu dönemde hekiminizle birlikte iyi bir takip önemlidir. Böylece belirtileri kontrol etmek adına iyi bir tedavi planı yapılabilir. Eğer bir Crohn hastası iseniz hayatınız boyunca tedavi altında olmalısınız. Crohn hastalığı kalın bağırsağınızı da tutmuşsa, artmış bir kalın bağırsak kanseri riski söz konusudur. Bu risk kalın bağırsağın tutulumundan 8-10 yıl sonra artmaya başlar. Bu hastalarda düzenli kolonoskopik muayene ve takip gerekir.
İlaçlarını düzenli kullanmayan veya tedaviyi bırakan hastalarda hastalık sık tekrarlar. Hekiminizin önerilerine kulak vermek hayati derecede önemlidir. Sigara herkes için tüm organları tehdit eden bir risk oluşturur. İçiyorsanız bırakmanız tavsiye olunur. Crohn hastalarında sigara içmek atakları artırır, bırakmak ise azaltır.
Makat cildinde birden fazla fistül ağzının görüldüğü, geniş cilt enfeksiyonun eşlik ettiği hastalar Crohn hastalığı açısından değerlendirilmelidirler. Crohn hastalığında genellikle kompleks anal fistüller gelişir. Tedavi enfeksiyonun tedavisi ve gevşek seton yerleştirilmesini içerir. Bu tedavi ile hem makat kasları korunur hem de hastaların %70’inde ağrı ve akıntıda iyileşme elde edilir.
Ülseratif kolit (ÜK) , tüm kalın barsağı (kolon ve rektum) tutan iltihaplı bir barsak hastalığıdır. Bu hastalıkta, iltihap kalın barsağın en iç tabakası olan mukoza ile sınırlıdır. ÜK iyileşme ve atakların olduğu kronik bir hastalıktır. Tıbbi (ilaçla) tedavi ilk seçenektir. Takiplerde eğer hastada cerrahi ihtiyacı oluşursa, Crohn hastalığından farklı olarak genellikle tedavi edilebilir bir hastalıktır.
En sık belirtiler;
ÜK, herhangi bir yaşta görülebilirse de çoğu hastada belirtiler kırklı yaşlarda başlar. Nadiren, hayatın geç dönemlerinde, 60-70'li yaşlarda da başlayabilir. Kadın ve erkekler eşit olarak etkilenir. Ailede ÜK hastası olması, hastalık riskini artırmaktadır.
Tam olarak ÜK'in nedeni bilinmemektedir. Güncel çalışmalar vücudun bağışıklık sistemindeki bozukluklar ve bakteriyel enfeksiyonlar üzerinde yoğunlaşmaktadır. Bulaşıcı bir hastalık değildir
Başlangıç olarak iyi bir tıbbi öykü alınmalı ve ayrıntılı fizik muayene yapılmalıdır. Kalın barsağın son kısmı olan rektum ve ince barsağın son kısmı olan terminal ileumu da içeren tam kolonoskopi yapılır ve bağırsak biyopsileri ile tanı koymak mümkündür. Kolonoskopi bulguları ve biyopsi hastalığın ciddiyetini ve yaygınlığını değerlendirmede son derece önemlidir . Bu sonuçlar uygun tedaviyi belirlemede kılavuzluk edecektir. Bazen ÜK hastalığını, sadece kalın bağırsağı tutan Crohn hastalığından ayırdetmek güç olabilir.
Ülseratif Kolit hastalığı kolorektal kanser gelişimi için bir risk faktörüdür. ÜK tanısı aldıktan sonra 10 yıl içinde hastaların %3-5'inde, ikinci 10 yılda ise %20'sinde kalın bağırsak kanseri gelişir. Bu hastalarda kanser gelişiminden önce, kanser gelişimi için öncü kabul edilen 'displaz' içeren lezyonlar gelişir. Bu nedenle ülseratif kolit hastalarının en geç 10. yıldan itibaren tarama kolonoskopileri yaptırmaları gerekir. Bu şekilde displazi içeren lezyonlar saptandığında ameliyat ile kalın bağırsak çıkartılır ve kolon kanseri gelişimi engellenmiş olur.
Ülseratif Kolit tanısı alan hastalarda ilaçla tedavi her zaman ilk seçenektir. Başlangıç tedavisi olarak hem hastalığın asıl tedavisine; hem de hastanın hayat kalitesini artırmaya yönelik bir çok alternatif tedavi mevcuttur. Başlangıç için genellikle iltihap önleyici ve giderici ilaçlar, steroid içeren ilaçlar ile beraber başlanır. Hastalığın durumuna göre bu ilaçlar, ağız yoluyla alınabileceği gibi makattan fitil, lavman gibi yöntemlerle de kullanılabilir.
Ülseratif kolit hastalarında cerrahi tedavi iki durumda uygulanır;
1. Acil Cerrahi:
2. Planlı Ameliyat:
Cerrahiden sonra gün içinde 5-6 kere gece boyunca da 1 kere büyük abdest yapmak normal kabul edilir. Sonradan oluşturulan yeni rektum yani ileal poşda enfeksiyon (poşit) gelişebilir. Bu durum genellikle antibiyotiklerle başarılı bir şekilde tedavi edilebilir. Sık poşit geçiren hastaların yaklaşık %10'nunda poşun çıkarılması ve kalıcı ileostomiye geçilmesi gerekebilir.
Hastaların ameliyat sonrası kontrollerini aksatmaması gerekir. Hasta takiplarinde poşun fonksiyonu ve sağlığı değerlendirilmelidir. Genç kadın hastalarda gebe kalma şansını azaltmamak için cerrahi tedavi kararı ertelenebilir.