Peritonitis Karsinomatoza (Karın Zarı Kanseri)

Peritonitis Karsinomatoza (Karın Zarı Kanseri)

 

Peritonitis Karsinomatoza Nedir?

Karın zarı (periton), karın boşluğunu ve iç organları kaplayan ince, şeffaf bir zardır. Peritonitis karsinomatoza, karın zarının (periton) kanser hücreleri tarafından yaygın olarak tutulması durumudur. Genellikle sindirim sistemi, rahim, yumurtalık organlar veya diğer karın içi organlardan kaynaklanan kanserlerin ileri evresinde görülür. Bununla birlikte peritonun primer olarak kendisinden kaynaklanan kanserleri de peritonitis karsinomatoza sebeplerinden biridir.  Peritonitis Karsinomatoza hastaların yaşam kalitesini önemli ölçüde etkileyen ve sağkalımı olumsuz yönde etkileyen ciddi bir klinik tablodur. 

Peritonitis karsinomatoza, genellikle mide, kolon, pankreas ve over kanserleri gibi primer karın içi malignitelerden kaynaklanır. Over kanserlerinde, peritonitis karsinomatoza yaygın bir metastaz şeklidir ve hastaların %70-80'inde görülür. Mide ve kolon kanserlerinde ise bu oran daha düşüktür. Peritonitis karsinomatoza, bu karın içi organlarda var olan kanser hücrelerinin bulunduğu organdan ayrılarak periton boşluğuna yayılması ve burada yerleşim yapması ile oluşur. Bu kanser hücreleri, tüm periton yüzeylerine yapışarak çoğalır ve yayılır. Sonuç olarak, periton yüzeyinde nodüller ve plaklar oluşur.

Peritoneal mezotelyoma ise peritonun kendine ait mezotel hücrelerinden kaynaklanan kötü huylu bir tümördür. Mezotelyomanın en yaygın görüldüğü yerler akciğer zarı ve peritondur. Peritoneal mezotelyoma, tüm mezotelyoma vakalarının yaklaşık %10-20'sini oluşturur. Endüstüride ve sanayide kullanılan toksik bir mineral olan Asbest ile uzun süre temasta olmak peritoneal mezotelyomanın en önemli nedenidir. Asbest lifleri solunum yoluyla vücuda girdikten sonra periton boşluğuna ulaşarak burada kronik inflamasyona ve hücresel hasara ve kansere yol açabilir.

 

Semptomlar

Kanser hücrelerinin karın boşluğunu ve organ yüzeylerini kaplayan karın zarına yayılması ile peritonun normal fizyolojik fonksiyonlarını bozulur ve farklı klinik semptomlar görülmeye başlar.

Peritonitis karsinomatoza hastalarında genellikle karın ağrısı, karında şişlik (distansiyon), bulantı, kusma ve kilo kaybı gibi spesifik olmayan semptomlar görülür. Ayrıca, hastalar asit adı verilen karın boşluğunda sıvı birikimi gelişebilir. Asit, karın içi basıncı artırarak solunum ve dolaşım problemlerine neden olabilir. Bağırsak yüzeylerinin tümör ile tutulması sonucu gelişen bağırsak tıkanıklığı en önemli komplikasyonlardan biridir.

 

Tanı

Peritonitis karsinomatoza tanısı, klinik belirtiler, laboratuvar testleri ve görüntüleme yöntemleri ile konur. Görüntüleme yöntemleri ile karın içi organlara kanser yayılımı, periton yüzeyindeki tümör nodülleri ve asit varlığı değerlendirilir. Ayrıca akciğerler başta olmak üzere tüm vücut kanser yayılımı açısından değerlendirilmelidir. Kanser hastalığı hikayesi ile takip altında olan hastaların rutin takiplerinde yapılan radyolojik değerlendirmeler ile Peritonitis karsinomatoza tanısı koymak daha erken evrelerde mümkün olabilmektedir.  Fakat primer periton kanserlerinde ancak karın şişliği ve sindirim şikayetleri başlaması ile başvuran hastalarda tanı daha zordur. Öncelikle radyolojik tetkikler ile değerlendirilen hastalarda kesin patolojik tanının ve karın içi yayılımının tam belirlenmesinde laparoskopi yapılabilir. Tanısal laparoskopi direkt olarak periton yüzeyinin incelenmesine olanak tanır. Karın içinin bir kamera ile değerlendirilerek PK indeksi adı verilen, peritona kanser yayılımının derecelendirilmesi yapılmış olur. Ayrıca bir tümör nodulünden alınan küçük bir biyopsi ile tümörün histopatolojik incelemesi yapılarak adı ve köken aldığı organ kesinleştirilir. Bu aşamalar hastalara doğru bir tedavi uygulamak için oldukça kritiktir.

 

Tedavi

Peritonitis karsinomatoza tedavisinde multidisipliner bir yaklaşım gereklidir. Tedavi seçenekleri arasında sitoredüktif cerrahi (CRS) ve intraperitoneal hipertermik kemoterapi (HIPEC) bulunur. CRS, periton yüzeyindeki tümör dokusunun mümkün olduğunca çıkarılmasını amaçlar. HIPEC ise cerrahi sonrası periton boşluğuna direkt olarak sıcak kemoterapi ilaçlarının verilmesini içerir. Bu yöntem, kanser hücrelerinin yok edilmesini ve hastalığın ilerlemesinin yavaşlatılmasını sağlar.

Sistemik kemoterapi, peritonitis karsinomatoza tedavisinde sıkça kullanılır ve bazı hastalarda yaşam süresini uzatabilir. Ayrıca, destekleyici tedaviler (örneğin, ağrı yönetimi, beslenme desteği ve psikososyal destek) hastaların yaşam kalitesini artırmak için önemlidir.

 

Prognoz

Peritonitis karsinomatoza, genellikle ileri evre kanserlerin bir belirtisi olduğu için prognoz kötüdür. Hastaların yaşam süresi, primer tümörün tipi, hastalığın yaygınlığı ve uygulanan tedavi yöntemlerine bağlı olarak değişir. Erken tanı ve uygun tedavi ile bazı hastalarda yaşam süresi uzatılabilir ve yaşam kalitesi iyileştirilebilir.

 

Sonuç

Peritonitis karsinomatoza, ciddi bir klinik durum olup, genellikle ileri evre kanserlerde görülür. Tanı ve tedavi süreçlerinde multidisipliner bir yaklaşım gereklidir. Sitoredüktif cerrahi ve HIPEC, bu hastalarda önemli tedavi seçenekleridir. Destekleyici tedaviler de hastaların yaşam kalitesini artırmada önemli rol oynar. Peritonitis karsinomatoza'nın prognozu genellikle kötüdür, ancak uygun tedavi ile seçilmiş hastalarda olumlu sonuçlar elde edilir. 

 

REKTUM KANSERİ HASTASINDA PERİTONİTİS KARSİNOMATOZA 

Rektum kanseri hastasında takip sürecinde görüntüleme yöntemleri ile peritonitis karsinomatoza tanısı konulmuş hastalarda laparoskopi ile hastalık yayılımını değerlendirmek tedavi planlaması için son derece önemlidir. 

 

R0, yani; Hayati organları koruyarak tüm kanser hücrelerini içeren dokuları ve organları çıkararak yapılan bir sitoredüktif cerrahi asıl amaç olmalıdır. Geride tümörlü doku bırakılarak yapılan cerrahiler sonrası başarı düşmektedir. Bu hastada, tümörlü karın zarı, kolon ve rektum, omentum, dalak, safra kesesi, kısmı ince bağırsak, sol böbrek ve üreter de çıkarılarak R0 rezeksiyon sağlanmıştır. 

 

 

 

Geride tümörlü doku bırakılmayarak yapılan bir cerrahi sonrası hemen ameliyat masasında hasta uyanmadan uygulanan HIPEK (ısıtılmış kemoterapi) ile daha başarılı sonuçlar alınır. 

 

 

 

 

Sitoredüktif Cerrahi sonrası geride tümörlü dokuların kalmadığı R0 rezeksiyon.

 

APENDİKS KANSERİ, PSÖDOMİKSOMA PERİTONEİ (PMP)

Genellikle apendiksin müsin üreten tümörlerinden kaynaklanan bir hastalıktır. Apendiksin müsinöz kanserlerinden, mukus üreten hücreler karın içine yayılarak periton (karın zarı) ve tüm karın içi organların üzerine yerleşirler. Ayrıca karın boşluğunda da ileri düzeyde mukus birikimi gelişir. Hastalarda peritonitis karsinomatoza ile benzer bir klinik durum gelişse de PMP, daha yavaş ilerleyen ve genellikle düşük dereceli bir malignite gösteren bir süreçtir. Tedavi ise sitoredüktif cerrahi ve kemoterapi olmakla beraber, bu hastalar tekrarlayan cerrahilerden ve HIPEK’den daha fazla yarar görürler. 

 

 

 

Apendiks müsinöz karsinom nedeniyle PK kliniği gelişen hasta.

 

Önceki BlogApendiks Tümörü